Türkiye’nin En Soğuk Yeri Neresidir? Soğuğa Psikolojik Bir Bakış Bir psikolog olarak, insanların çevre koşullarına verdikleri duygusal ve bilişsel tepkiler her zaman ilgimi çekmiştir. Sıcaklık, yalnızca termometreyle ölçülen bir değer değildir; aynı zamanda ruhun ve zihnin sıcaklığı ya da soğukluğudur. Bu yüzden “Türkiye’nin en soğuk yeri neresidir?” sorusu, yalnızca bir coğrafya merakı değil; insanın doğa karşısındaki içsel direncini, yalnızlıkla başa çıkma biçimlerini ve sosyal bağlarını da anlamamızı sağlar. — Soğuk Bir Coğrafya: Göle, Türkiye’nin En Soğuk Noktalarından Biri Meteorolojik verilere göre Türkiye’nin en soğuk yerlerinden biri Ardahan’ın Göle ilçesidir. Kış aylarında sıcaklık -40°C’lara kadar düşebilir. Bu derece soğuk, yalnızca fiziksel…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Görmenin Tarihi: Numaralı Gözlük Alırken Nelere Dikkat Edilmeli? Bir tarihçi için görmek, yalnızca bir duyusal eylem değil, zamana tanıklık etme biçimidir. İnsanlık tarihi boyunca bakışın netliği, düşüncenin berraklığıyla yan yana yürümüştür. “Numaralı gözlük” denilen bu modern araç, aslında insanoğlunun geçmişten bugüne görme çabasının en somut simgelerinden biridir. Bugün bir gözlük alırken yaptığımız seçimler, yalnızca optik değil; aynı zamanda kültürel, tarihsel ve toplumsal tercihlerdir. Bu yazıda, “numaralı gözlük alırken nelere dikkat edilmeli?” sorusunu geçmişin ışığında, bugünün ihtiyaçlarıyla harmanlayarak inceleyeceğiz. Görmenin Tarihsel Yolculuğu İlk gözlüklerin 13. yüzyılda İtalya’da keşfedildiği bilinir. Camın büyüteç olarak kullanılmasıyla başlayan bu süreç, bilgiye erişimin demokratikleşmesinin de öncüsüdür.…
Yorum BırakKambiyo Ne Demek TDK? Kavramın Farklı Yaklaşımlarla Derinlemesine Analizi Bazı kelimeler vardır ki, sadece bir tanımı değil, aynı zamanda bir dönemin, bir anlayışın ve bir ekonomik sistemin yansımasıdır. “Kambiyo” kelimesi de onlardan biri. Ekonomiyle ilgilenenler için oldukça tanıdık bir terim olan bu kelime, çoğu kişi için karmaşık ve uzak gelebilir. Oysa biraz yaklaştıkça, hem ekonomik hem de toplumsal boyutlarıyla oldukça ilginç bir dünyanın kapılarını aralar. Ben, konulara farklı pencerelerden bakmayı seven biri olarak, bugün sizlerle birlikte “Kambiyo ne demek TDK?” sorusuna hem tanımsal hem de kültürel bir perspektiften yaklaşmak istiyorum. Gelin, bu kavramı hem objektif hem de duygusal yönleriyle birlikte…
Yorum BırakBir Psikoloğun Gözünden: Gül Suyu Nasıl Kullanılır? İnsanı anlamak, bazen bir kokunun izini sürmek gibidir. Çünkü koku, duyguların hafızasıdır. Gül suyu dediğimizde çoğu kişi aklına temizlik, ferahlık ya da bakım getirir. Fakat psikolojik bir mercekten bakıldığında gül suyu, insan zihninin karmaşık duygusal haritasına dokunan bir semboldür. Onun kullanımı yalnızca fiziksel bir deneyim değil, aynı zamanda bilişsel, duygusal ve sosyal süreçlerin birleştiği bir anlam ritüelidir. Bir psikolog olarak beni ilgilendiren soru şudur: Gül suyu nasıl kullanılır? Ciltte, ruhta, ilişkilerde ve hatta düşüncelerde… Bilişsel Psikoloji Perspektifinden: Duyuların Hafızası Bilişsel psikolojiye göre, koku en güçlü bellek tetikleyicisidir. Bir damla gül suyu kokladığınızda, beyninizdeki…
Yorum BırakGörme Hücreleri Nerede Bulunur? Toplumsal Görme Üzerine Bir Düşünme Denemesi Bir araştırmacı olarak her zaman şunu merak ederim: İnsan yalnızca gözleriyle mi görür, yoksa toplumun öğrettiğiyle mi? Gözün içindeki hücrelerin işlevini anlamak kadar, toplumun nasıl “görme” biçimleri ürettiğini anlamak da bir o kadar önemlidir. “Görme hücreleri nerede bulunur?” sorusu ilk bakışta biyolojik gibi görünür, ama derinlemesine düşündüğümüzde, bu soru bizi toplumun değer sistemlerine, cinsiyet rollerine ve kültürel algılara kadar götürür. Görme Hücrelerinin Biyolojik Yeri: Gerçeğin Anatomisi Görme hücreleri, gözün arka kısmında yer alan retina tabakasında bulunur. Bu hücreler, ışığı elektriksel sinyallere çevirerek beynin görme merkezine iletir. Retina, iki tür görme…
6 YorumGuguk Kuşu Bize Ne Anlatmak İstiyor? Öğrenmenin Doğasından Toplumsal Dönüşüme Bir Pedagojik Yolculuk Giriş: Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Üzerine Bir eğitimci için öğrenme, yalnızca bilgi edinme süreci değildir; aynı zamanda insanın kendini yeniden inşa etmesidir. Her öğrenci, dünyayı kendi gözlerinden yeniden tanımlar; her deneyim, onu biraz daha dönüştürür. Öğrenme bir nevi uçma eylemidir: cesaret, denge ve yön bulma ister. Bu noktada doğa bize önemli metaforlar sunar. İşte guguk kuşu da bu metaforların en dikkat çekicilerinden biridir. Peki guguk kuşu bize ne anlatmak istiyor? Belki de öğrenmenin bireysel olduğu kadar toplumsal, içsel olduğu kadar ilişkisel bir süreç olduğunu hatırlatıyordur. Guguk Kuşu Kimdir,…
8 YorumIP Kamera mı Analog Kamera mı? Bir Güvenlik Tartışmasının İnsan Hikâyesi Evlerinin önünde, akşam serinliğinde çaylarını yudumlarken başlayan o konuşmayı hâlâ hatırlıyorum. Mehmet, elinde tabletle, ciddi bir yüz ifadesiyle kameraları inceliyordu. Elif ise pencereye yaslanmış, bahçedeki kediyi izliyordu. Kır evi yeni yapılmıştı, ama güvenlik sistemi hâlâ tamamlanmamıştı. İşte o akşam, “IP kamera mı, analog kamera mı?” sorusu bir teknoloji tartışmasından çıkıp bir hayat felsefesine dönüştü. Bir Mühendisin Gözünden: Mehmet’in Stratejik Dünyası Mehmet, plan yapmadan hiçbir işe başlamazdı. “Veri, bağlantı, kontrol,” derdi — üçlü kutsal kuralıydı. Ona göre IP kameralar geleceğin değil, bugünün sistemiydi. İnternete bağlı, yüksek çözünürlüklü, uzaktan erişilebilir… Kulağa…
Yorum BırakGiresun’un Hangi Tatlısı Meşhur? Tatların Kimlikle Buluştuğu Antropolojik Bir Yolculuk Bir antropolog olarak her zaman merak ettiğim şey, insanların sadece ne yedikleri değil, neden öyle yedikleri olmuştur. Çünkü bir tatlı, yalnızca şekerle yoğrulmuş bir lezzet değildir; o, bir topluluğun tarihinin, coğrafyasının ve kimliğinin bir yansımasıdır. Giresun’a baktığımızda, Karadeniz’in serin rüzgârlarıyla şekillenmiş, doğanın cömertliğini insan emeğiyle harmanlayan bir tatlı kültürüyle karşılaşırız. Bu kültürün merkezinde ise adeta kentin kimliği haline gelmiş bir lezzet vardır: fındıklı tatlılar — özellikle de fındıklı baklava ve fındık ezmesi. Ancak bu yazıda, Giresun’un tatlısını sadece “meşhur bir lezzet” olarak değil, bir ritüel, bir sembol ve bir toplumsal…
Yorum Bırak1 Kilogram Ne Kadar Eder? – Ağırlığın Ötesinde Bir Anlam Arayışı Kelimenin gücü, bazen bir teraziden daha hassastır. “1 kilogram ne kadar eder?” sorusu kulağa fiziksel, ölçülebilir bir soru gibi gelir. Ama bir edebiyatçının gözünden bakıldığında bu cümle, sadece ağırlığın değil, değer, anlam ve insanlık yükünün sorgulandığı bir kapıdır. Edebiyat, nesnelerin ve ölçülerin ötesine geçen bir dildir; çünkü orada “kilo” yalnızca maddeyi değil, duyguyu, yükü ve bazen de insanın taşıyamadığı gerçeği temsil eder. Bir Terazinin İki Kefesi: Madde ve Mana Bir kilogram demir ile bir kilogram pamuk eşittir der fizik. Ama edebiyat bu eşitliği bozar. Çünkü demir, insanın içindeki sertliği,…
8 Yorum0.25 Göz Normal mi? Ekonomi Perspektifinden Görme, Karar ve Kaynak Analizi Bir ekonomist olarak, dünyanın temel gerçeğinin “sınırlı kaynaklar” olduğunu bilirim. Ancak kaynak dediğimiz şey yalnızca para, enerji ya da hammadde değildir; insanın dikkatini, sağlığını, hatta görme kapasitesini de kapsar. Bu yazıda kulağa tıbbi gibi gelen bir soruyu — “0.25 göz normal mi?” — ekonomik bir bakış açısıyla ele alacağız. Çünkü görme, algı ve karar verme arasındaki bağ, bireysel tercihlerden toplumsal refaha kadar uzanan geniş bir yelpazede ekonomiyi şekillendirir. 0.25 Göz: Küçük Bir Kusur, Büyük Bir Denge Meselesi Tıbbi olarak 0.25 derece miyopi veya hipermetrop, çok hafif bir görme kusurudur.…
6 Yorum