İçeriğe geç

Ağaçlarla örtülü geniş alan neresidir ?

Ağaçlarla Örtülü Geniş Alan Neresidir?

İstanbul’da bir hafta sonu sabahı, işe gitmek için her zaman olduğu gibi evden çıktım. Aslında, sabahın erken saatleri bana her zaman bir özgürlük hissi verir. Ama bir an için düşündüm, neden bu kadar “beton” arasında yaşıyoruz? Yani, her gün ofise gidip gelirken, neredeyse hiç yeşil alan görmeden geçiyorum. Hâlâ gözümde, küçücük çocukken gittiğimiz piknik yerleri ve o ağaçların altında geçirilen o huzurlu zamanlar canlanıyor. Ağaçlarla örtülü geniş alanlar… O kadar doğallık, o kadar huzur var ki. Gerçekten böyle bir yer varsa, insanlar neden daha fazla bu alanlarda vakit geçirmiyor?

Ağaçlarla Örtülü Geniş Alanların Geçmişi

Ağaçlarla örtülü geniş alanların tarihine baktığımızda, aslında bu tür yerlerin insanlık için her zaman önemli bir yeri olduğunu görüyoruz. İnsanlar, ağaçların gölgesinde dinlenir, yaşam alanlarını bu alanlarda kurar, hatta hayvanlarla da ilişki kurarlardı. Bu tür alanlar sadece fiziksel değil, aynı zamanda kültürel ve duygusal açıdan da insanlar için büyük bir anlam taşıdı. Geçmişte bu tür yeşil alanlar, insanlara doğayla olan bağlarını hatırlatıyordu. Ormanlar, ağaçlarla örtülü geniş alanlar, insanlık tarihinin en eski yaşam alanlarından biriydi.

Mesela, Orta Çağ’da insanlar, özellikle kırsal alanlarda, bu geniş ağaçlıklı alanlarda vakit geçirirdi. Yaşamlarını sürdürebilmek için bu ormanlardan faydalanır, tarım yapar, odun keserdi. Her şey o kadar basitti ki, doğa her zaman yanlarındaydı. İstanbul gibi büyük bir şehirde, doğayı hatırlamak bazen zor olabiliyor. Ama akşamları, işten çıkıp bir parka gittiğimde, o eski zamanlardaki gibi doğanın insanla olan derin bağını hissediyorum.

Bugün Ağaçlarla Örtülü Geniş Alanlar Nerelerde?

Günümüzde, özellikle büyük şehirlerde ağaçlarla örtülü geniş alanları bulmak o kadar kolay olmuyor. İstanbul gibi kalabalık bir şehirde, ağaçları görmek için bazen şehrin merkezinden çıkıp daha sakin bölgelere gitmek gerekiyor. Ama şunu fark ettim, mesela İstanbul’un kuzeyine doğru gittiğinizde, özellikle Belgrad Ormanı gibi büyük alanlar sizi bekliyor. Orada, ağaçların arasına dalarak kaybolmak, şehrin gürültüsünden uzaklaşmak oldukça etkileyici. Ama bu alanların da hızla yok olma riski var. Hızla gelişen şehirleşme, bu tür alanların yerini alışveriş merkezleri, konut projeleri veya yol yapım projelerine bırakıyor.

Peki, bu ağaçlarla örtülü geniş alanlar bizim için neden bu kadar önemli? Şehirde yaşarken, doğanın gürültüsüne, yeşil alanların eksikliğine duyduğumuz ihtiyaç sürekli artıyor. Bazen kendi kendime diyorum: “Ya bir gün bu beton duvarlar ve asfalt yollar beni bunaltırsa, ormanlara mı gitsem?” Gerçekten de, doğayla temas kurduğumuzda, içsel huzuru buluyoruz. Ağaçlar, havadaki oksijen, kuşların cıvıltısı… Hepsi bir araya geldiğinde, insanın ruhu dinleniyor.

Ağaçlarla Örtülü Geniş Alanların Geleceği

Şimdi, gelecek için bir şeyler yapmak istesek ne yapabiliriz? Ağaçlarla örtülü geniş alanları daha fazla korumak ve bu tür yerleri şehirlere kazandırmak mümkün mü? Birçok uzman, şehir planlamasında yeşil alanların artırılmasının gerekliliğini vurguluyor. Çünkü doğa, sadece estetik olarak değil, psikolojik ve fizyolojik açıdan da insan yaşamı için vazgeçilmez. Ağaçlarla örtülü geniş alanlar, sadece estetik değil, aynı zamanda ekosistem açısından da büyük öneme sahip. Bu alanlar, havayı temizler, yer altı su seviyesini düzenler ve biyoçeşitliliği korur.

Gelecekte bu tür alanların daha fazla korunması ve hatta şehirlere daha fazla kazandırılması gerektiği kesin. Tabii, bu sürecin de her birimizin bilinçli bir şekilde doğaya yaklaşımıyla desteklenmesi gerekiyor. Bir ağaç dikmenin, yeşil alanların daha fazla olmasının, şehirlere yeni yaşam alanları kazandırmasının farkında olmalıyız. Yoksa, bir gün bu büyük şehirlerin içinde sadece beton binalar ve taşlar olacak. O zaman belki de gerçek anlamda doğayı ne kadar özlediğimizi fark edeceğiz.

Sonuçta Neler Söylenebilir?

Ağaçlarla örtülü geniş alanların ne kadar kıymetli olduğunu düşündüğümüzde, aslında her şeyin sadece bir yaprak, bir gövde, bir kök kadar önemli olduğunu kabul etmemiz gerekebilir. Bizler, doğanın bir parçasıyız ve o doğa, bizden daha uzun bir süre var olacak. Ama her geçen gün, doğayla olan bağımızı kaybediyoruz. Bu yüzden, belki de kendi hayatımıza dair ne yapmamız gerektiğini değil, bu dünyada doğa için ne yapabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.

Ağaçlar arasında kaybolduğumuz, sadece sessizliğin değil, doğanın tüm seslerinin kulağımıza çaldığı bir dünya hayal ediyorum. Belki de bu yazıyı yazarken, herkesin kendine bir orman araması gerektiğini düşünüyorum. Belki de biraz daha fazla doğa, biraz daha fazla ağaç, biraz daha fazla yeşil alan hepimize iyi gelecek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

lavitaebella.com.tr Sitemap
ilbetgir.netcasibom